ağustos böceklerinin anne
bir dili olmalı,
ve hiç çilelerini çözmeyen saçları nemin
taşın yontulanacağı günü
çizen bir hattat
dansında üç çingenin
ağıdını çağırıyordu yükselen sular üzerinde
sen yoktun
ve göbeğimi koparan o
bağın düğümü çözülüyordu
....
kızıl ve
tuzlu
kabuklarını çözdüklerinde
sen şarkı söylüyordun
ben ve
kaç gece
dinledim
ak üveyikler, göl sıyrılırken taştan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder